Kişinin gözünün bir tarafının açık diğer tarafının koyu olması doğumsal bir hastalığa işaret ediyor. Fuchs hastalığı denilen bu özel sendromda açık olan göz, doktorlar tarafından doğuştan rahatsız olan göz olarak tarif ediliyor.
Dünyagöz Ataköy’den Opr. Dr. Tülay Kılıç, fuchs hastalarının, üveit denilen göz içi iltihabı, göz tansiyonu ve katarakt riski taşıdığını ifade ederek, bir gözü koyu diğer gözü açık olan kişilerin hiçbir yakınmaları olmasa bile mutlaka doktor tarafından takip edilmeleri gerektiğini ifade etti.
Hastalığın sebepleri
Fuchs hastalığının belirtilerinin hafif ağrı, gözde sulanma ve kızarıklık olabileceğini kaydeden Opr. Dr. Kılıç, uzun yıllar hiç belirtisi olmadan da kişinin fuchs hastası olabileceğini açıkladı. Bu hastalığın sebebinin tam olarak bilinmediğini ancak kedi-köpek parazitlerinin, virüslerin veya öküler travmanın bu hastalığa neden olabileceğini anlatan Opr. Dr. Tülay Kılıç, hastalığın gözde ağır hasara neden olmadığını belirtti.
Tedavisi kortizonlu damla
Opr. Dr. Tülay Kılıç, fuchs hastalığının en sık görülen komplikasyonunun katarakt olduğunu kaydederek, glokomun daha az görüldüğünü, görme kayıplarının da bu komplikasyonların şiddetine göre değiştiğini anlattı. Fuchs hastalığının tedavisinde kortizonlu damlalara başvurduklarını dile getiren Op. Dr. Kılıç, “Bu damlalar kontrolsüz kullanılırsa glokom katarakta yol açar. Bu nedenle hastalığın tedavisi yan etkileri düşünüldüğünde çoğu zaman tedavi önerilmez. Ancak şiddetli enflamasyonun olduğu alevlenmelerde dikkatlice kortizonlu damlalar kullanılır” dedi.
Dünyagöz Hastenesi Etiler şube doktorlarından Opr. Dr. Aylin Kılıç, günün büyük çoğunluğunu ekran başında geçirenler için kronik bir rahatsızlık olarak tanımlanan göz kuruluğunun tedavisinde çeşitli ilaçlar ve yöntemlerin kullanıldığını söyledi.
Gözyaşı Eksikliği Körlüğe Yol Açabilir
Opr. Dr. Aylin Kılıç, gözün kalkanı olarak tanımladığı gözyaşının, gözün şeffaf ön yüzeyi olan kornea sinirlerinin tahriş olmasını engellediğini, gözün daha net ve rahat görmesini sağladığını ifade etti. Gözyaşının gözün oksijen almasına ve beslenmesine yardımcı olduğunu belirten Opr. Dr. Kılıç, “Gözyaşı, yapısında bulunan maddeler sayesinde dışarıdan gelen hastalıklara karşı gözün savunma bariyeri konumundadır. Yabancı maddelerin göze teması durumunda gözü yıkayarak temizler. Gözyaşı eksikliği gözde uzun vadede ciddi problemlere hatta körlüğe bile neden olabilecek durumlara yol açabilir” dedi.
Göz Kontrolünü Aksatmayın
Opr. Dr. Aylin Kılıç, günün büyük çoğunluğunu iş yerinde bilgisayar ve evde televizyon başında geçirenlerde göz kuruluğu riskinin arttığını anlatarak, kuru hava ile havalandırılan klimalı ofislerin de göz kuruluğu riskini artırdığını vurguladı.
Bu çevresel şartlarda çalışanların düzenli aralar ile göz kontrolü yaptırmaları konusunda uyarıda bulunan Opr. Dr. Aylin Kılıç, şöyle konuştu: “Bunun yanında açık hava şartlarında çalışanlar için de belli riskler mevcuttur. Küresel ısınma ile birlikte atmosferin değişmesi açık hava şartlarında çalışanlarda da benzer durumların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Uzun süreli kontakt lens kullanıcılarının da göz kuruluğu konusunda dikkatli olması gerekiyor.”
Opr. Dr. Aylin Kılıç, göz kuruluğunun, gözün savunma sisteminin baskılanmasına neden olduğuna dikkat çekerek, bu nedenle alerji, keratit ve konjontivit gibi hastalıkların gözü daha çok etkileyebileceğini ifade etti.
İleri Evrede Kanser İlacı
Göz kuruluğuna karşı öncelikle ofislerde nem oranının artırılması gerektiğini belirten Opr. Dr. Aylin Kılıç, güneşli ortamlarda güneş gözlüğü kullanılmasını önerdi. Opr. Dr. Aylin Kılıç, göz kuruluğu tedavisinin ilk adımının suni gözyaşı olduğunu ifade ederek, gözyaşı kaybını azaltmak için gözyaşı kanallarının tıkaçla kapatıldığını dile getirdi. Hastalığın daha ileri evrelerinde kanser ve vücudun savunma mekanizmasının dengesini bozan (otoimmun) hastalıklarda kullanılan Siklosporin A’nın sulandırılmasıyla elde edilen ilaca başvurduklarını açıklayan Opr. Dr. Kılıç, “Göz kuruluğunun tedavisinde kullanılan bu ilaç ciddi anlamda olumlu sonuçlar sağlıyor. İlaç şu an başarıyla ileri derece göz kuruluklarında ve göz kuruluğu ile oluşan sistemik hastalıklarda kullanılıyor” diye konuştu.