Sarı nokta hastalığı nedir?
Sarı nokta (makula dejenerasyonu) hastalığı, merkezi görmeden sorumlu bir retina hastalığıdır. 55 yaşından sonra sık görülür. İlerlemesi halinde görme kaybına yol açabilir. Sigara kullananlarda ve kalıtımsal risk taşıyanlarda görülme olasılığı daha yüksektir.
Hastalığın kaç tipi var?
Kuru ve yaş tip olmak üzere iki tipi var. Kuru tip yüzde 90 oranında, yaş tip ise yüzde 10 oranında görülür. Fakat görme kaybına yol açması sebebiyle yaş tipte erken teşhis daha büyük önem taşır. Kuru tipe oranla daha hızlı ilerleyen hastalık, ani görme kaybıyla birlikte renkli görmenin ve kontrast hassasiyetinin bozulmasına, zamanla retina ve makulada oluşan yeni damarlarda kanama yapması sonucu körlüğe sebep olur.
Belirtileri nelerdir?
- Görme kaybı,
- Cisimleri, çizgileri eğri veya kırık görme,
- Göz önünde karartılar,
- Görme kalitesinde bozulma,
- Renk görmede bozukluklar.
Riski neler artırır?
- Yaş (55 yaş üzerinde olmak),
- Ailesinde sarı nokta hastalığı bulunması,
- Hipertansiyon,
- Düzensiz ve kötü beslenme şekli,
- Lipid-kolesterol yüksekliği,
- Güneş ışığına uzun süre maruz kalma,
- Sigara kullanmak,
- Şişmanlık.
Nasıl teşhis edilir?
Hastalık damlalı göz dibi muayenesi, anjiyo (FFA) ve sarı nokta tomografisi (OCT) ile teşhis edilir. Göz anjiyosu, zararsız sarı renkli ’floressein’ isimli ilacın toplardamardan verilmesiyle yapılır. İlaç verildikten sonra 5-10 dakika içinde göz dışından kamerayla resim çekilir. Sarı nokta tomografisi (OCT) ise son yıllarda önem kazanmıştır. Göz dışından ultrasona benzeyen bir aletle yapılır. İleri teknoloji kullanılarak uygulanan bir yöntemdir. Bu iki tetkikin çekimleri çok kısa sürede gerçekleşir.
Tedavi nasıl yapılır?
Kuru tipte koruyucu tedavi; yaş tipte ise göz içine iğne tedavisi ve fotodinamik tedavi uygulanır. Koruyucu tedavide bazı durumlarda anti-oksidan A, C, E vitaminleri, lutein ve çinko kullanılır. Göz içine iğne tedavisi yöntemi damla ile uyuşturularak yapılır. Bu uygulama sırasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Fotodinamik tedavide ise önce toplardamardan özel bileşimde verteporfin adında bir ilaç verilerek, düşük şiddette bir lazer uygulanır.
Tedavide geç kalınırsa sonuç ne olur?
Sarı nokta tedavi edilmezse görme yüzde 95 oranında azalır ve sonucunda görme kaybı yaşanır. Görme yasal olarak körlük sayılabilir bir seviyeye iner ve hastalar baktığı noktayı göremez hale gelirler.
Retina hastalıkları için riskli meslekler!
Gözün içi vitreus jeli ile doludur. Sağlıklı bir gözde vitreusun retina tabakasına yaslı ancak yapışık olmaması, kişinin hareketinden retinasının olumsuz etkilenmesini önleyen bir koruma mekanizmasıdır. Retinada meydana gelebilecek incelme gibi bazı yapısal değişiklikler vitreusun retinaya yapışmasına yol açabilir. Bu durum retina dejenerasyonu olarak adlandırılır. Yaralanmayla sonuçlanmayan çarpışma, zıplama, ağır kaldırma gibi her türlü günlük ve sportif aktivite retina üzerine dolaylı mekanik etki yaratarak retina yırtığı riski oluşturur. Bu yırtık tedavi edilmezse retina tabakası yerinden sökülür. Retinanın bulunduğu bölgeden ayrılmasıyla retina dekolmanı ve görme kaybı gelişir. Bu konuda en çok dikkat etmesi gereken meslek gruplarına örnek olarak; nakliye şirketlerinde çalışan işçiler, sporcular, pilotlar, inşaat işçileri verilebilir.
Damlalı göz dibi muayenesi nedir?
Gözün ön kısmını oluşturan kornea tabakasının pencere görevi yapması sayesinde göze sadece damla damlatarak hasta yarım saat bekler. Gözbebeği yeterli genişliğe eriştiğinde retina tabakasının tamamını detaylı olarak muayene edilir. Retina dejenerasyonu göz dibi muayenesiyle teşhis edilir. Göz dibi muayenesi retinada sorun olup olmadığını, varsa ne aşamada olduğunu ortaya çıkarır ve oluşacak görme kaybına erken müdahaleyle önlem alma şansı sağlar.
Diyabetik Retinopati 50 yaş altı körlüğün en önemli sebepleri arasında
Türkiye’de yaygın görülen diyabet, özellikle neden olduğu diyabetik retinopati rahatsızlığıyla göz sağlığını ciddi oranda tehdit ediyor. Retinadaki kılcal damarların yapısını bozan diyabet, hücre kaybına yol açarak damar geçirgenliğinin bozulmasına, sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine ve beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına neden olur. Beslenmeyen alanlardan salgılanan bazı faktörler ise retinada yeni küçük damarların gelişmesine yol açar. Normal retina damarlarından farklı olan bu küçük damarlar çok kolay kanama eğilimindedir. Göz içindeki bu kanamalar, retina yüzeyinde zarların gelişmesi ve retinanın yerinden ayrılması gibi birçok sorunu da beraberinde getirir. Bu durum eğer zamanında müdahale edilmezse retinanın tamamen kaybına ve körlüğe kadar ilerleyebilir.
Diyabetik retinopati düzenli takip edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. Retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilebilmek ve tedavideki başarı oranını korumak için özellikle diyabet hastalarının göz dibi muayenelerini aksatmamaları büyük önem taşıyor. Tip 1 diyabet hastalarının hastalığın beşinci yılından itibaren, Tip 2 diyabet hastalarının ise tanı konur konmaz göz muayenesine gitmesi gerek