Çağrıştırdıklarına gelince; tabiî ki öncelikle iş ve iş dünyası, arkasından bir nebze de olsa heyecan, genellikle stres, bazen daha da ileri giderek korku bile olabilir bu çağrışım. Sözümüz meclisten dışarı ama, geneline bakarsanız pek de sevilmeyen şahsiyetlerdir patronlar. Dünyanın en iyi, en verici patronu da olsalar, illaki eleştirilirler ve illaki adaletsiz oldukları düşünülür... Gelin görün ki işin aslı hiç de uzaktan göründüğü gibi olmayabilir çoğu zaman. Hatta o kadar olmayabilir ki; o patron kimliğinin altında son derece munis, sevecen ve bir o kadar da sıcak ve samimi insanlar vardır. Onlarla çalışmak dünyanın en keyifli işi bile olabilir. Tıpkı onlar için olduğu gibi... Evet. Türk iş dünyasının önde gelen patronları ve her iş gününün neredeyse tüm dakikalarını onların yanında geçiren asistanları ile birlikteyiz. Onlann ağzından patronlarını, patronlarının ağzından da onları dinliyoruz. Ama ister istemez aklımıza şöyle bir soru geliyor "Acaba kim kimin patronu? " Buyurun okuyun ve bu sorunun yanıtını siz verin...
Dünya Göz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu’nun asistanı Ebru Barut’un çalışmaya başladığı gün itibariyle en büyük ideali Dünya Göz Hastanesi’nin büyüyen organizasyonunda bu takımın bir parçası olmakmış. 2001 yılında başladığı iş yaşamında bu idealine 8 Mart 2004 tarihinde kavuşmuş Barut. Grup içinde çok kısa sürede kendini sevdirip, kabul ettirmesiyle de Eray Bey’in asistanlığına getirilmiş. Peki, ona en yakın isim olan Ebru Barut’un gözünden Eray Kapıcıoğlu nasıl bir patron? İşte yanıtı: "Eray Bey’in iş kimliğinin altında müthiş bir kalbi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Kendisi bu konuda konuşmak istemez. Ama çalışanlarına çok değer verir. Her hangi bir çalışanın bir sorunu olduğunda maddi ve manevi olarak hep yanında olmuştur. Bana göre Eray Bey doğal bir liderdir. Müthiş risk analizi yapma yeteneğine sahiptir. Bunun sonucunda da hep çok hızlı ve doğru kararlar verir. Ama en önemli özelliği, bulunduğu konumu çoktan hak etmiş olmasının yanında, son derece mütevazi bir kişiliği olmasıdır. Statüsü her ne olursa olsun, her insanı ayrı bir değer olarak nitelendirir. Gerçekten çok özel bir kişiliktir Eray Bey. Ekonomik anlamda global dünyada bu kadar krizler yaşanırken, Dünyagöz’ün bu günlere gelmesini sağlamak aslında hiç de kolay değil. Türkiye’de ve dünyada böyle bir yapı olmaması, aslında Eray Bey’in kişiliğinin en büyük göstergesidir diye düşünüyorum. Güven konusu ise, onun asla olmazsa olmazlarının başında gelir. O kadar ki, güvenilir olmak Eray Bey için en önemli referanstır. Ben de böyle bir yönetici ile çalışıyor olmaktan dolayı her zaman kendimi çok şanslı hissetmişimdir. "Eray Kapıcıoğlu ise asistanının öncelikle kendisine benzemesini istediğini belirtiyor. "Çok titiz ve çok dikkatli olmalıdır benim asistanım" diyen Kapıcıoğlu, şunları söylüyor: "Asistan bir yönetici için çok önemlidir. Çok büyük sorumlulukları vardır. Benim asistanım, tıpkı benim iş disiplinimde çalışmak durumundadır. Bugünün işini asla yarına bırakmamalı, hatta işi bitmiyorsa, eve bile gitmemelidir. Ebru benim titizliğimden dolayı ciddi tecrübe sahibi oldu ve gerçekten de giderek bana benzedi. Benim işkolik bir yapım var. Bazen gece 23.00’e kadar çalıştığım olur. Hiçbir zaman bugünün işini yarına bırakmam ve işim bitmeden asla evime gitmem. Beni kim aramışsa, gün içinde mutlaka ona geri dönerim. Bu nedenle de arayanların çok sıkı takip edilmesini isterim asistanımdan. Ebru bunları çok iyi öğrendi. Tabii böyle olunca da benim yükümü fazlasıyla alabiliyor. Artık huyumu suyumu, her şeyimi çok iyi biliyor. Ama yalnızca Ebru değil, benimle çalışan herkes beni çok iyi tanıyor. Çünkü aynı zamanda son derece şeffaf bir insanım. Asla kapalı kapılar arkasındaki bir patron gibi yaşamadığım için, çalışanlarımın beni tanımaları zor olmuyor. Bu da hem onlar için, hem benim için kolaylık sağlıyor. Birbirimizi iyi tanıdığımız için işler çok daha süratli ve kolay yürüyor.
