Kornea naklini gerçekleştiren Op.Dr.Levent Akçay da, operasyonla ilgili şunları söyledi: "Kseroderma Pigmentozum hastası çocuklar, karanlığın çocukları diye anılır. Ciltlerinin ışığa karşı olan hassasiyetleri nedeniyle hayatları boyunca güneşten korunmak durumunda kalırlar. Tedavisi olmayan bu hastalık nedeniyle ciltlerinde iyileşmeyen yaralar oluşur. Bu hastalığın nedeni DNA kusurundan kaynaklanır.
Bu çocukların güneş ışınlarından korunması için hayatları boyunca neredeyse evden çıkmamaları veya ultaviyoleden korunmaları gerekir." Selçuk, Sinan ve Ali Yaygın kardeşler için güneş ışığı "ölüm’ demek. Çünkü, yakalandıkları hastalık nedeniyle güneşe çıktıklarında derileri yanıyor, cilt kanserine yakalanıyorlar Öyle bir hayat düşünün ki, hem gözleriniz görmüyor, hem de gün ışığında dışarı çıkamıyorsunuz.
Üstelik yaşamınız boyunca gündüzleri uykuya ve eve mahkûmsunuz. Çünkü gün ışığında dışarı çıktığınızda cildinizde tümörler oluşmaya başlıyor. Böylesi zor bir hayatın gerçek kahramanları İzmir’in Kiraz ilçesine bağlı Olgunlar köyünde yaşayan Yaygın kardeşler. "Kseroderma Pigmentosum" adı verilen hastalık nedeniyle Selçuk, Sinan ve Ali Yaygın kardeşler, karanlığa mahkum hayatlarında büyük bir yaşam savaşı veriyor.
Üç kardeş için güneş ışığı adeta "ölüm" anlamına geliyor. Güneşe çıktıklarında derileri yanmaya başlayan kardeşler, cilt kanserine yakalanmamak için sadece geceleri dışarı çıkabiliyorlar. "Gözümüz ağabeyimizdi" Öyle ki; güneş ışınlarına birkaç dakika maruz kalmak bile üç kardeş için büyük risk teşkil ediyor. DNA kusuru sayılan hastalık nedeniyle, küçük yaşlarda gözlerini kaybeden Yaygın kardeşlerin en büyüğü 20 yaşındaki Selçuk’un dramı ise Dünyagöz Hastanesı’nin uzattığı yardım eliyle bir nebze de olsa hafiflemiş. Op. Dr. Levent Akçay’ın gerçekleştirdiği kornea nakliyle yeniden görmeye başlayan Selçuk Yaygın, "Yeniden doğmuş gibiyim. En büyük isteğim askere, gitmekti. Bir gün bile olsa kışlada üniforma giymek istiyorum" dedi.
Hastalık nedeniyle kendisinin ve kardeşlerinin okula gidemediklerini anlatan Yaygın, "Yaşıtlarımız gündüzleri sokakta oynarken biz eve mahkum yaşamak zorunda kaldık. Kardeşim Ali henüz 11 yaşında. Sinan ise 15’inde. 24 yaşındaki Cemal ağabeyimiz bize yardımcı oluyor. Yemeğimizi hazırlıyor, giyinmemize, yıkanmamıza yardımcı oluyor. Ağabeyimiz bizim gözümüz gibi. Bundan sonra ben kardeşlerimin gözü olacağım" diye konuştu. "Tarlada dönüp duruyoruz" Kendisinin ve kardeşlerinin 3-4 yaşında gözlerini kaybettiğini söyleyen Yaygın, köyde gündüz uyuyup gece yaşamayı da şöyle anlattı; "Bazı zamanlar gündüz uyanıp müzip dinliyoruz. Gün batınca, Ali ve Sinan’la birlikte dışarı çıkıyoruz. Aileme yardım etmek, akşamları tarlada çalışmak istiyorum. Galatasaray’ın maçlarını, futbolcuları, evimi, köyümü, ailemi görebilmeyi çok istiyordum. Bana bu iyiliği yapanlardan Allah razı olsun. Çok mutluyum."