Eray Kapıcıoğlu... Dünya Göz Hastaneleri’nin sahibi... Keyifsiz geçen hastane patronluğu deneyiminden sonra ‘bir daha sağlık işine girmem’ diye sattığı Avrupa ve Metropol hastaneleriyle aslında bugün 67 ülkeden gelen hastalara bakan ilk ‘branşlaşmış ihtisas göz hastanesi’nin temellerini attığını bilmiyordu. İnsanlara iyilik yapma duygusunu tatmin etmek üzere kurduğu Türkiye’nin ilk 19 ayrı branşa sahip dev göz hastaneleriyle bugün günde bin 500 muayene, 150 büyük ameliyat yapar hale gelen Dünya Göz, geçen yıl getirdiği 15 bin yabancı hasta sayısını da bu yıl 30 bine çıkaracak. 2008 yılında Türkiye’de 2, 2009 yılında yurtdışında 7 hastene daha açacaklarını söyleyen Eray Bey, bu yatırımları borçsuz tamamlamak için de yüzde 15’lik bir hisse satışı yoluna gitmeyi planladıklarını söyledi.
İLK HASTANE 1996’DA
Türkiye’nin ilk ve tek branşlamış göz hastanesi kompleksini kurdunuz... Bu macera nasıl başladı?
İlk hastanemiz 1996 yılında açtığımız Levent Dünya Göz oldu. Türkiye’de ihtisas göz hastanesi olmadığını gördük. İlk defa 19 branşta hekimler çalıştırarak bir hastane kurmaya karar verdik. 4 bin 500 metrekarede, 40 civarı personel ve 19 doktorla bu yola çıktık. Gözü kendi içinde branşlaştırdık. Ardından Feneryolu’nda bir şube açtık. Aynı anda Etiler’deki hastanemizin inşaatı devam ediyordu. O arada Altunizade’yi de açtık. 2007 yılı başında da Etiler’in açılışını yaptık. Ardından Gaziosmanpaşa, Maltepe’de klinikler açtık. İzmit’te butik bir hastaneyi alarak bünyemize kattık. Şimdi 100’ün üzerinde hekim ve binin üzerinde çalışan var. Günde 40-50 poliklinik hastası kabul ederken, 8-10 ameliyat yaparken bugün günde bin 500’ün üzerinde poliklinik, 150’nin üzerinde büyük ameliyat yapar hale geldik.193 dünya ülkesinde bizim gibi bir göz hastanesi yok ve şu anda 13 şubedeyiz.
Bundan sonraki projelerinizde neler var?
Ankara’da 13 bin metrekare, Antalya’da 11 bin metrekare kapalı alana sahip 2 hastane inşaatımız devam ediyor. İkisini de ağustos ayında açacağız. 2 hastanenenin maliyeti, içindeki aletleriyle birlikte 26 milyon dolar civarında. Biz bu hastaneleri çevre illerden gelen insanların taleplerini de karşılayabilmek için büyük projelendirdik. Her ilde hastane açmak yerine, belli merkezlerde nokta hastaneleri açarak çevre illerden de hasta kabul edebileceğiz. 2008-2009’da İzmir, Bursa ve Eskişehir’e gideceğiz. Doğu’ya yönelik planlarımız da var.
İNŞAATÇIYDIM...
İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntı sizi etkiledi mi?
Dünyada sıkıntı var. Batmayacak yatırım fonları battı. Borsa’da sert düşüler oldu. Siyasi karışıklık da olumsuz tabi. Ama biz AK Parti döneminde yatırımlarımızı hızlandırdık. Çünkü leasingler yaptık, döviz yerinde kaldı. 3 yılda kapatacağımız borcu 2 yılda kapattık.
Doktor değilsiniz. Hastane işine girmek nereden aklınıza geldi?
Ben inşaatçıyım, şirketim var. 1973 yılında nalbur dükkanım vardı, daha sonra inşaat malezemeleri satmaya başladım. Sonra özel inşaatlar yaptım. 1990 yılında bir kaç doktor arkadaş geldi, birlikte Avrupa Hastanesi’ni kurma teklifi aldım. Sonra Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan Metropol Hastanesi’nin yerini aldık. Ardından kriz geldi. Doktor arkadaşlarımızla ayrıldık, ben yanlız kalmıştım. Genel hastaneciliği çok sevmiyordum. Florans Nightingale Hastanesi’nden bir teklif alınca iki hastaneyi de onlara sattım ve bir daha sağlık işine girmeme kararı aldım. Bir süre sonra insanlara yardım etme isteğimin ağır basmaya başladığını, bunun bir boşluk yarattığını gördüm. Sağlık konusunda bir şeyler yapmalıydım. Göz konusunda bir ihtisaslaşma yoktu. Levent’teki Dünya Göz Hastanesi’ni birkaç arkadaşın da desteği ile kurdum. Bugün doğru yaptığımı görüyorum.
Bu bir kader mi?
Kesinlikle öyle. İlk olduk, çok büyüdük. Genel hastane büyüklüğü kadar göz hastanelerimiz var. Bir insanın yiyeceği para belli. Biz, o yiyeceğimiz paraların üzerinde gelirlere sahibiz. Demek ki geri kalanı faydalı işler için kullanmak lazım.
‘Bu yıl 30 bin yabancı hastayı tedavi edeceğiz’
Sağlık turizmi de yapıyorsunuz...
Berlin ve Amsterdam’da klinikler açtık. Sağlık turizmi kapsamında hastalar getiriyoruz. 96 ülkeden bizim hastanelere gelen hasta var. Avrupa’da 4, Türk Cumhuriyetleri’nde 2 klinik ve Kıbrıs’ta da 1 göz cerrahi merkezi açacacağız. Yurtdışından geçen yıl 15 bin hasta geldi, bu yıl bu rakamı 2 katına çıkararak, 30 binlere getirmeyi planlıyoruz.
TIR’larla yürüttüğünüz sosyal sorumluluk çalışmalarınız da var...
Evet. TIR Mobil Göz Kliniği’miz ile semtlere, köylere gidiyoruz. Türkiye genelinde doktora gidemeyenlere ulaşıyoruz. Muayene ediyoruz, tedavilerini yapıyoruz, gözlüklerini veriyoruz, gerekiyorsa hastanelerimize getirip ameliyatlarını yapıyoruz. Bu şekilde 100 binden fazla insana ulaştık.
Sağlık düzenlemeleri hem iyi hem kötü
SAĞLIK Bakanlığı’nın çıkardığı yönetmeliğe ilişkin de konuşan Kapıcıoğlu, uygulamanın hem iyi hem de kötü sonuçlar doğuracağını söyledi. Kapıcıoğlu ‘Düzenlemeye göre doktorlar hem devlet hem özelde çalışamayacak. Biz sistemimizi önceden buna göre belirlemiştik zaten. Muayenehanesi olan, üniversitede çalışan doktarlarla çalışmadı. Bu doğru bir karar. Yeni yönetmelikteki hatalı maddeler de var. Diyelim yatırımcı olarak bir hastane kuracaksınız. Uygun bir yer bulduysanız bile kendi kararınızla açamazsınız. Önce Sağlık Bakanlığı’nın onayını almanız gerekiyor. İkincisi o bölgede hastane yapılmasını izin alırsanız ve sizden başka aday da varsa o zamana kura yoluna gidilecek diye bir madde var. Bunlar zarar getirir’ dedi.
Kapıcıoğlu ‘Düzenlemelerin bu şekilde yapılmasının nedeni ne olabilir’ şeklindeki sorumuza ise şu yanıtı verdi: ‘Üniversite ve devlet hastanelerinden doktor kaçışını önlemek olabilir belki. Yeni hastane açmanın önüne geçmek... Bu karar yabancı yatırımcıyı kaçırıyor ve küçük yatırımcıyı batırıyor. 4 yıl içinde tüm poliklinik ve tıp merkezleri kapanacak deniyor. Bundan sonra kimse tıp merkezi açmasın demektir. Örneğin bir de ameliyat fiyat belirlemesi yapıyorlar. Bizden fikir alan yok. Bir retina ameliyatına 800 YTL fiyat çıkarıyorlar, devlet hastanesinde bu ameliyat 5 bin YTL’ye maloluyor. Nasıl kalkılacak altından... Bizden destek almaları gerekiyor.’