Dünya Göz Grup İnsan Kaynaklan Müdürü Gürsoy , halkla ilişkilerden İK ’ ya geçiş nedenlerini , yurtdışında gördüğü İK eğitiminin avantajlarını ve kurumda yapmak istediklerini anlatıyor . Çalışma yaşamına halkla ilişkiler uzmanı olarak başlamışsınız . İK ’ ya geçişiniz bilinçli bir tercih miydi , yoksa kendinizi bir anlamda bu alanın içinde mi buldunuz ? Ben 90 ’ lı yıllarda öğrenci olmuş bir profilim . O dönemlerde mesleki bilinçlendirmeler , kariyer hedefleri konusunda destek alınabilecek kuruluşlar ve danışmanlık firmaları günümüzde olduğu kadar yaygın değildi . Dışa dönük bir yapıda olmam , güçlü iletişim yeteneklerine sahip olmam beni halkla ilişkilere yönlendirdi . Rakipleri yakından izlemek , denenmemişi denemek çok önemliydi . Kişiliğimin tüm bu noktalarda çalışmak için çok uygun olması sebebi ile büyük keyif alarak çalıştığımı anımsıyorum . Halkla ilişkiler alanında çalışırken bile . çalışanlarla yönetim arasında köprü vazifesi görmeye başlamıştım . Motivasyon çalışmaları , eğitim planlaması gibi konulan üstlenmiştim . Almış olduğum İK eğitimindeki performans değerlendirme , ücret değerleme sistemleri , kariyer planlama , organizasyonel yapı gibi konulardaki birikimlerimi uygulayabileceğim bir görevde olma hayali kuruyordum . Ancak o dönemlerde ağırlıklı personel yönetimi yaygın olduğu için çalıştığım firmada bunları yapmak pek mümkün olmadı . Sonrasında ise böyle bir fırsat elime geçince direkt insan kaynaklarında çalışmaya başladım . Yurtdışında İK eğitimi almış olmanın farkını hissettiniz mi ? Ben şirketlerin başarısını ve statüsünü İK yönetimine verdikleri değerle ilişkilendiriyorum . Bütün bilgi transferini uygulayarak teorik bilginin oluşturulduğu yerden eğitim almak büyük avantaj . Her geçen gün yeni akımlar ortaya çıkıyor . Bu akımları irdelediğinizde çıkış noktasının mutlaka gelişmiş bir Avrupa ülkesine ve / veya Amerika ’ ya uzandığını görüyoruz . Bu nedenle terminolojide birçok İngilizce sözcük yer alıyor . Örneğin ; 1912 yılında Frederick Winslow TAYLOR tarafından ortaya alılan Bilimsel Yönetim kavramı endüstri devriminin ihtiyaçlarına ve değerlerine yönelik bir kavramdır . Bu kavram Amerikan işverenlerinin önlerindeki çalışan havuzunu verimli bir şekilde değerlendirebilmelerini sağladı . Taylor , veri toplama ve analizi gibi metotlar kullanarak ve her iş için gerekli olan hareketleri , kullanılan aletleri , her görev için gerekli olan zamanı göz önüne alarak araştırmalar yaptı . Böylece , işverenin öznel yargılarından ziyade , bilimsel verilere dayanılarak adaletli performans standartları oluşturuldu . Günümüzde maalesef bu kavramın farkında olmaksızın yönetilen firmalar yadsınmayacak kadar çok . Bu nedenle teorik bilgileri kaynağından öğrenmek ülkemizde gelişen insan kaynakları yönetimi açısından bana ciddi avantajlar sağlamıştır . Yanılmıyorsam sağlık sektörüne Dünya Göz ile geçtiniz . İlk yaptığınız ne oldu ? Sağlık sektöründeki ilk deneyimimi Dünyagöz ile birlikte kazanmaya başladığım doğru . Biz İK çalışanları için sektör tecrübesi çok önemli olmakla beraber ; " İşin Özü İnsan " felsefesine sahip olduğumuz için öncelikle sektör dinamiklerini çok iyi öğrenmek gerekiyor . Mekanik bir görevde olduğu gibi mesainizi tamamlayarak gidemiyorsunuz . Sizden ilgi bekleyen , hasta psikolojisi içerisindeki mutsuz ve endişeli insanlara bir içten gülümsemenin ne kadar yardımcı olacağını görev tanımı ile tarif etmek pek mümkün değil . Bunun tümüyle hissedilerek yerine getirilmesi gerekiyor . Bize düşen ise bu yapıdaki insanlara bünyemizde görev vermek ve onları geliştirmek . Burada göreve başladığımda ilk işim Sağlık Bakanlığı yönetmeliklerini incelemek ve operasyon analizi yapmak oldu . Sonrasında hekim kadroları ile görüşerek medikal kadrolardaki kriterleri de bizzat öğrenmem gerekiyordu . İK iş planlarımızı bu analiz sonuçlanma göre oluşturdum