Toplumda yaygın olarak “göze perde inmesi” olarak bilinen katarakt, tedavisi geciktirildiğinde hayat kalitesini olumsuz etkilerken, göz sağlığını da tehdit edebiliyor. Kataraktın, göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi sağlayan doğal merceğin saydamlığını yitirerek ortaya çıktığını söyleyen Dünyagöz Bursa’dan Doç. Dr. Esin Söğütlü Sarı “Katarakt, görülme sıklığına bakıldığında genellikle yaş ilerledikçe ortaya çıkan bir göz problemi olsa da, doğumdan itibaren her yaşta görülebilir. 60’lı yaşlardan itibaren katarakta her geçen yıl daha sık rastlanır. Hatta 80’li yaşlara baktığımızda her 100 kişiden 50 ila 60’ında katarakt bulunur. Yaşlılıkta ortaya çıkan kataraktı tetikleyen en önemli nedenlerden biri, göz merceği metabolizmasının bozulmasıdır. Nasıl ilerleyen yaşla birlikte ciltte kırışıklıklar, saçlarda beyazlıklar oluşuyorsa, katarakt da göz merceğinde yaşlılığa bağlı oluşan birtakım değişiklikler nedeniyle meydana gelebilir. Tıbben matlaşan merceği tekrar saydam hale getirmek mümkün olmadığı için kataraktın tek tedavi yolu ameliyattır” dedi.
Renklerde soluklaşma katarakt belirtisi olabilir!
Kataraktın ilk olarak; görmede bulanıklık, renklerde soluklaşma ve bakılan yerde gölge görme gibi belirtiler vererek görme kalitesini azalttığını söyleyen Doç. Dr. Esin Söğütlü Sarı “Ancak belirtiler ve şikâyetler kataraktın mercekte konumlandığı yere göre değişkenlik gösterebilir. Kataraktlı gözlerde miyopi artabilir veya astigmat gelişebilir. Kataraktı olan bir hasta baktığı yerde gölgeler görür, renkler zor veya soluk olarak algılanır. Kataraktın mercekteki yerine göre, gece veya aydınlık ortamda görme azalması daha belirgindir. Ayrıca katarakt; çift görme, şekilsiz ve bulanık görme, derinlik hissinin kaybı, göz yorgunluğu ve gelişen astigmata bağlı baş ağrısı gibi belirtiler verebilir” dedi.
Çocuklarda ve gençlerde de katarakt oluşabiliyor!
Katarakt oluşmasında yaş faktörünün önemli olduğunu, ancak tek neden olmadığını söyleyen Doç. Dr. Esin Söğütlü Sarı “Katarakt, risk faktörlerine bağlı olarak her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalıktır, ancak çocuklarda ve gençlerde görülen kataraktı, yaşlılarda görülen katarakttan ayırmak gerekiyor. Çocuklarda hamilelik döneminde geçirilmiş hastalıklar bir etken olabileceği gibi çocuk yaş grubu ve gençlerde, genellikle göze gelen darbeler sonrası; düşme, çarpma, vurma, delici yaralanmaya maruz kalma ya da trafik kazası gibi nedenlerle ortaya çıkmakta ve “travmatik katarakt” olarak adlandırılmakta. Ayrıca uzun süreli kortizon kullanımının yanı sıra, göz içi iltihapları, diyabet ve üveit gibi hastalıklarda kataraktın erken yaşta ortaya çıkmasını tetikleyen risk faktörleri arasında yer alıyor” dedi.
Katarakt ameliyatı günümüzde damla ile ve iğnesiz yapılıyor!
Pek çok hastalığın aksine kataraktın, ilaçla medikal tedavisinin mümkün olmadığını hatırlatan Doç. Dr. Esin Söğütlü Sarı “Tıbben matlaşan merceği tekrar saydam hale getirmek mümkün olmadığı için kataraktın tek tedavi yolu ameliyattır. Bu nedenle katarakt şikâyeti olan hastalar, geç kalmadan mutlaka katarakt cerrahisinde uzman bir göz hekimine gitmelidir” dedi. Katarakt tedavisinde kullanılan teknolojiye dikkat çeken Doç. Dr. Esin Söğütlü Sarı, “Günümüzde katarakt tedavisinde en son yöntem bir nevi robotik cerrahi olarak sayılan femtosaniye lazer cihazı eşliğinde yapılan katarakt operasyonudur. Bu cihaz, bıçaksız olarak giriş yerlerini açarak ve bozulmuş olan göz içi merceğini parçalayarak cerrahın işini oldukça kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda cerraha göz içi mercek yerleştirebilmesi için mükemmel bir yuva hazırlamaktadır. Göz içine yerleştirilen merceklerle hastalarımızın aynı zamanda miyop, hipermetrop ve astigmat gibi gözlük kusurlarını da düzeltebilmekteyiz. Bu açıdan günümüzde katarakt cerrahisi artık bir bakıma refraktif cerrahi olarak sayılmaktadır. Operasyonlar tıbbi bir engel olmadıkça genellikle sadece damla ile uyuşturarak ağrısız bir şekilde gerçekleştirilebilmekte ve operasyon sonrası hastalarımız aynı gün evlerine dönebilmektedir” dedi.