Doktor
Başvuru
WHATSAPP
+908502224469

GÖLGELER KATARAKT HABERCİSİ (HAFTASONU SAĞLIK)

Katarakt Nedir?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu:

Gözün renkli kısmı irisin arkasında bulunan şeffaf lensin saydamlığını kaybetmesidir. Lens, uyum yapabilen, saydam ve geçirgendir. Eğer lens buzlu cam görüntüsündeyse, yani saydamlığını kaybetmişse, ışığın tamamı lensten geçemez ve retinada tam odaklanamaz. Bunun sonucunda beyin nesneyi tam olarak algılayamadığı için bulanık bir görüntü elde edilir. Sağlıklı genç bir lens elastiktir. Yakın cisimler için kalınlaşır, uzak cisimler için ise incelir. Bu özellik uzağı ve yakını net görmemizi sağlar. Yaşlı lenste ise elastikiyet azalır, bu nedenle sadece uzakta iyi bir görüş elde edilir. Yakın için ise gözlüğe ihtiyaç duyulur. Gözün bölümleri kamera parçalarına benzer. Gözün ve kameranın iç lensleri vardır ve görüntü filmin üstüne odaklanır. Gözdeki lens küçük kasları kullanarak odaklanmayı sağlar, retina filmden farklı olarak ışığa duyarlı hücreler içerir. Nasıl fotoğraf makinesinin lensi lekeli ya da çizikse fotoğraf bulanık olursa, insan gözünde de katarakt sonucu lens saydamlığını yitirir. BU da görüntüyü bulanıklaştırır ve hastalarda görme bozukluklarına neden olur. Mesela katarakt gelişirken yakını göremeyen kişi, yakını daha iyi görür hale gelebilir. Ancak katarakt sonucunda bazı yanlış anlamalar var. Katarakt göz üzerinde bir film değil, ya da gözü fazla kullanmamaktan oluşmuyor. Ayrıca kalıcı körlüğe ya da kansere yol açmıyor.

Hangi belirtilerle ortaya çıkıyor?

Prof. Dr. Devranoğlu: En önemli belirtisi, hastanın görme fonksiyonlarında ki değişiklik. Bu uzağı görememe, yakını görememe şeklinde olabilir. Ya da daha önce kullandığı gözlüklerle net görememe şeklinde ortaya çıkabilir. Hasta baktığı yerde gölgeler görür, renkleri ayırt edemez. Renkler zor veya soluk olarak algılanır; özellikle mavi renkte hasta sorunlar yaşar. Geceleri bazı hastaların şikâyetleri daha da artar; görmede zorluk veya gece körlüğü belirgindir. Özellikle gece araba kullananlarda, ışıklar etrafında renkli halkalar oluşur. Ayrıca çift görme, kontak lens veya gözlük numaralarının sık sık değişmesi, derinlik hissinin kaybı, göz yorgunluğu ve baş ağrısı gibi belirtiler var. Bir de baktığı yerde siyah lekeler, gölgeler görme gibi şikâyetler bize kataraktı düşündürür.

Bir yaşlılık hastalığı mı?

Prof. Dr. Devranoğlu: Genelde yaşlılıkta görülür. 55 yaşın üzerinde görülme oranı yüzde 20’dir. Ama katarakt yaşlılığın doğal bir sonucu değildir. Göz merceğinin yaşlanması bazılarında daha abartılı yaşanır. İlerleyen yaşla tüm vücudumuzda olduğu gibi göz merceğinde de yaşlanma meydana gelir. Yaşlanan mercek bazı özelliklerini kaybeder. Gözün içerisinde doğuştan var olan lensin yapısı protein ve sudan oluşur. Proteinin özel dizimi, lensin saydam ve ışığı geçirebilir özellikte olmasını sağlar. Yıllar geçtikçe küçük protein molekülleri yığılmaya başlar ve sonunda lens saydamlığını kaybeder. Bu bulanıklığı ışığı geçiremeyecek hal alıp bütün lensi kapladığında olgunlaşmış katarakt oluşur.

Katarakt birdenbire mi oluşur?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Genelde yavaş ilerler. Katarakt az olduğu zaman görmede herhangi bir fark hissedilmeyebilir.İlerledikçe net görme kaybolur. Bazılarında katarakt zamanla ilerlediğinde, hastalar yakını daha iyi görmeye başlarlar. Bu durum geçidir. Bütün kataraktlar aynı şekilde olmaz. Genelde katarakt bütün lensin bulanıklaşması şeklinde olur. Diğerlerinde ise sadece bir bölümde oluşup sonra lensin diğer bölümlerine yayılmaya başlar. Kataraktın gelişmesi yıllar alırken, bazı durumlarda birkaç ay sürebilir.

Tamamen görme kaybı oluyor mu?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Görme kaybı yavaş başlar. En iyi görmeyi yüzde 100 diye değerlendirirsek, katarakt oluştuğu zaman bu oran yüzde 10’a düşebilir. Ama bu kataraktın derecesine göre değişiyor. Bazen görme kaybı yüzde 90’da da kalabilir. 6 ayda, ya da bir yıl içinde görme giderek azalır.

Kataraktı artıran etkenler var mı?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Diğer göz rahatsızlıkları, şeker, tansiyon gibi bazı hastalıklar kataraktın ortaya çıkışını kolaylaştırabilir. Yüksek miyopisi olanlarda daha fazla görülür. Göz tansiyonu olanlarda, çiftçiler gibi ışığa maruz kalanlarda katarakt kolay ortaya çıkıyor. Isı da katarakt üzerinde önemli rol oynuyor. Fırıncılarda, demir dövme işiyle uğraşanlarda, ya da aşırı ısıya maruz kalan mesleklere sahip olanlarda katarakta sık rastlanıyor.

Göze darbe gelmesi katarakta neden olabilir mi?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Evet. Göze gelen herhangi kuvvetli bir travma önemli bir katarakt nedeni. İğne, çivi, diken batması gibi kuvvetli bir travmanın hemen arkasından katarakt gelişebilir. Bu da her yaşta olabilir. Travmanın şiddetine göre etki değişebilir. Travma büyükse katarakt hızla büyüyebilir.

Nasıl teşhis edilir?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Görmelerin değişmesiyle başvuran hastaları muayene ediyoruz. Gözün bütün bölümlerini önden arkaya doğru değerlendiriyoruz. En önde kornea dediğimiz cam tabaka, onun arkasında da göz merceği dediğimiz bölümü inceleriz. Gözün renkli kısımlarını özel ilaçlarla genişlettikten sonra, göz merceğini detaylı olarak muayene ederiz. Hastalardaki görme azlığının nedeni neyse araştırırız. Lenste değişiklik varsa, bunun katarakt olup olmadığına karar verip ona göre hastayı tedaviye yönlendiririz.

Tedavisi nasıl yapılır?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: İlaçla tedavisi yok. Tek tedavisi cerrahidir. Ameliyatta FAKO dediğimiz yöntem kullanıyoruz. Halk arasında lazer diye bilinen teknikte aslında yapılan işlem lazer değil. BU tedavinin özelliği şu: Yaklaşık 3 milimetrelik bir kesiden gözün içine giriyoruz. Özel ses dalgalarıyla çalışan bir aletle, gözün içinde saydamlığını kaybetmiş, sertleşmiş kataraktı parçalıyoruz. Daha sonra küçük bir çubuk yardımıyla parçalanan saydam tabakanın fazlalığını emiyoruz. BU işlemden sonra içi boşalmış bir kese kalıyor. Bu keseye katlanabilir, özel mercekler yerleştiriyoruz.

Ameliyattan sonra hastayı nasıl bir süreç bekliyor?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Ameliyattan bir saat sonra hasta, kendini iyi hissederse evine gidebiliyor. Ertesi güne kadar hastanın ilaç kullanmasına gerek yok, sadece bazı ağrı kesiciler alıyor. Bir gün sonra hastanede gözü açıyoruz, ilk damlaları koyduktan sonra hastaya ilaçlarını nasıl kullanacağını anlatıyoruz.

Yasaklar var mı?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Birinci hafta göze sabunlu su kaçırılmamasını, kirli elle dokunulmamasını, gözün kuvvetle ovulmamasını öneriyoruz. Ameliyat sonrasında göz sulanmaları olabilir. Suyun göze yakın bir yerden değil, yanaktan silinmesi gerekiyor. Bir hafta boyunca hasta banyo yapamıyor. Ancak boyundan aşağısını yıkayabiliyor. Ya da saçlarını geriye atıp kuaför usulü saçlarını yıkayabiliyor.

Hasta ilaç kullanmak zorunda mı?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Ameliyattan sonra 1 ay süre ile üç çeşit damla veriyoruz. Birinci hafta 5, ikinci hafta 4, üçüncü hafta 3, dördüncü hafta iki defa olmak üzere damla kullanıyor.

Görme ne kadar düzeliyor?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Görmenin artışı görme derecesine bağlı. Hastanın ameliyat öncesi görmesi çok düşükse, örneğin %10 düşmüşse hasta ertesi gün çok mutlu oluyor. Çünkü görmesi % 60-70’lere çıkıyor.

Hastanın gözlük kullanma zorunluluğu var mı?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: vet. Ama bunun için gözün tamamen iyileşmesini bekliyoruz. Bu sürede 1 ay. Katarakt ameliyatı olanlar mutlaka yakın gözlüğü kullanmak zorunda. Ancak son dönemlerde özel bazı mercekler çıktı.Bunlar hem yakını hemde uzağı gösterebiliyor.Dolayısıyla hasta ameliyattan sonra hasta uzak ve yakın gözlüklerinden kurtuluyor.

Tekrar oluşması mümkün mü?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu: Ameliyat sırasında kataraktın içini boşaltıyoruz., ama torbanın arka zarını yerinde bırakıyoruz. Bu arka zar zamanla, özellikle hasta gençse, saydamlığını kaybediyor. Normalde cam gibi saydam olan bu arka zar, buzlu cam gibi olabiliyor.BU tamamen hastanın yapısıyla ilgili bir durum.

Katarakt hastasının dikkat etmesi gerekenler neler?

Prof. Dr. Kazım Devranoğlu:Üç nokta var. İlki, ameliyatı tecrübeli bir doktorun yapması. İkincisi, kullanılacak malzemeler. Çok değişik kalitede olanları var. İyi mercekler hastaya ikinci bir işlem yapılmasını önlüyor. Üçüncü nokta da hastanenin alt yapısı, fiziki şartları.