Göz, her zaman hayata açılan pencere olarak tanımlanır. Bu pencerenin zaman içinde buğulanmasıyla birlikte cisimleri net olarak görememeye, farklılıkları seçememeye başlarız. Halk arasında bu durum yaşlılık işareti olarak bilinse de aslında “makula dejenerasyonu” adı verilen hastalığın sessiz habercisidir.Retina gözün arka kısmını kaplayan ve milyonlarca hücreden oluşan bir sinir tabakası. Makula dejenerasyonu ise retinanın makula bölümünde oluşup daha çok 50 yaş ve üstünü etkileyen, halk arasında “sarı nokta” olarak bilinen bir hastalığın ismi.
Makula, nesnelerin detaylarını görmemizi sağlar. Göz önüne inen sarı nokta ise bu cisimleri tamamen görmemizi engelliyor. Son zamanlarda etrafınızdaki cisimleri göremiyor ve hayata buğulu camlardan bakıyorsanız makula dejenerasyonu hakkında bilgi edinmenizde fayda var. Zira bu hastalık 75 yaş üstündeki her beş kişide bir, 85 yaş ve üstündeki her iki kişide bir görülüyor. ABD’de yapılan son araştırmaya göre makula dejenerasyonu 6o yaş ve sonrasında körlüğe en çok yol açan hastalıkların arasında gösteriliyor.
Göz hastalıkları tedavisinde uluslar arası yenilikleri takip eden İstanbul!daki Dünya Göz Hastanesi, “1. Dünya Göz Yaşına Bağlı Makula Dejenerasyonu” konulu sempozyuma ev sahipliği yaptı. Harvard Üniversitesi’ inden Prof. Dr. Evangelos S. Gragoudas ve Japonya Tohoku Üniversitesi’ nden Makato Tamai gibi dünyada retina hastalıkları alanında “ilk” çalışmaları yapan önemli isimlerin katıldığı sempozyumda, makula dejenerasyonunda son gelişmeler ve tedavi yöntemlerine yer verildi.
Makula Dejenerasyonunun ilk belirtisi gözün görme kabiliyetini yavaş yavaş kaybetmesi. Diğer şikayetler ise ışık çakması, göz önünde sinek uçuşuyor hissi, karanlık bölgelerin belirmesi, düzlükleri eğri görme ve renkli görüntülerin bozulması olarak sıralanıyor. Sarı nokta hastalığı ilerlemiş kişiler artık kitap okuyamıyor, yazı yazamıyor, araba kullanamıyor ve televizyon seyredemiyor.
İki çeşit makula dejenerasyonu olduğuna dikkat çeken Prof. Tamai, “Yaş ve kuru olarak ikiye ayrılıyor.Kuru tip makula bölgesindeki dokunun yaşa bağlı olarak incelmesi ve drusen denen yağlı sarı maddenin birikerek görme kaybına sebep olmasıdır.Yaş tip ise makula bölgesinde oluşan anormal damarlardan kan ve sıvı sızması sonucu gerçekleşen görme kaybıdır.” Diyor. Kuru tipin kesin tedavisi bulunmasa da konu hakkındaki araştırmalar sürüyor.Yaş tipte ise lazer ve fotodinamik adı verilen tedavi yöntemleri kullanılıyor. Üstelik ağrısız ve ayakta yapılabiliyor. Fakat bu tedavin amacı görmeyi artırmak değil,hastalığın ilerlemesini önlemek. Kuru tipin tedavisinde ise doktor gözetimi altında yüksek dozda A,C,E vitaminleri ve çinko öneriliyor.
Kuru tip ıslak tipe göre daha sık görülse de ıslak tip daha hızlı ilerleyip daha çok görme kaybına neden oluyor ve hasta görme becerisini yüzde 95 oranında kaybedebiliyor. Retina hastalıklarında kalıtımsal özellikler ve yaşın çok önemli olduğunu söyleyen Prof. Gdagoudas ise tansiyon ve şeker hastalarının diyabetine dikkat etmesi gerektiğini;çünkü şeker ve tansiyon hastalığına bağlı olarak göz damarlarında kanama ve sıvı toplanması yaşanabileceğini söylüyor.Ayrıca kadınlarda retina hastalıklarının erkeklere göre daha fazla görüldüğünü de ekliyor.
Makula dejenerasyonunda retinaya hücre nakli (Pigment Epiteli Transplantasyonu) uygulamasının Japonya Sağlık Bakanlığının onayıyla dünyada ilk kez uygulanıp klinik çalışmalarını sürdüren Makato Tamai, “Geçen yıldan bu yana makula hastalarına hücre nakli konusunda önemli gelişmeler yaşandı. Teknoloji ve bilim ilerledikçe tedavi yolları da artıyor.Umarım körlükte yakın zamanda tarihe karışacak.” Diyor. Dünya Göz Hastanesi’ nden Doç. Dr. Yusuf Durlu’ ya göre, halkımız makula dejenerasyonu hakkında yeterli bilgiye sahip değil.Dolayısıyla müdahale edilebileceğini de düşünmüyor. Halbuki yaş tipte fotodinamik tedavi yöntemiyle görme kaybının durdurulması mümkün. Fakat hastalar görme yeteneklerini tamamen kaybetmelerine az kala doktora gidiyor”